24 Aralık 2010 Cuma

Zaman

Seni bastığım yerden çok hissederim
Ağırsın bu yüzden omuzlarıma
Başımı araya aldı iki elim
Duyuyorum
bir ses var yakınımda
Tik tak tik tak

Bir süre dinliyorum zamanın akışını
Zaman, iki büklüm iki çubuk
Ne ağırdan alıyor, ne çabuk
Kendinden emin seyrinde rotasını
Daha durmaz, hiç durmadıysa yolunda

Belki benim de aklım biraz yarında
Hala duyabiliyorum, derinlerde, tik tak
Yaşıyorum güzelim anlayacağın
Dünyevileşiyorum ah şu sesi duydukça

Yarını düşünmeyi şimdi kesiyorum
Tike gelince şurada, takta burada olmalı
Sayamadığım tiktakın derdine kalmamalı

Tutabildiğim ölçüde zamanı tamamlıyorum
Ve ey saat! Seni tüm duyularımla selamlıyorum

19102010

Kayboluş Bildirisi

Saçlarında kaybolmak istiyorum
Öyle ki
Güneş bile giremesin o kuytuya
Bir teli bile düşmesin aşağıya
Zamanı unutayım, hangi zamandayız?
Her devir, her aydınlık onların olsun
Bana yeter senin kırılgan ve bir türlü kıramadığım prangaların
Sadece okşamayla paslanmaz bu eller
Şimdi burada sabah rüzgarı
yalancı bir güneş ile işbirliği içinde
varlığa hakim
fakat biz onlardan değiliz
Beni içine alırken o dünyan
Yalanların savurduğu ve kavurduğu
geride kalanlara veda ediyorum
Karanlıkta kalmadan yaşanamaz aşk
Bir kez daha anlıyorum